SAYFA SAYISI: 372
KİTABIN TÜRÜ: TARİHİ KURGU
YAYIN EVİ VE BASIM YILI: EVEREST YAYINLARI - 2004
UÇURTMA AVCISI KİTABIN KONUSU (TEMASI):
Uçurtma Avcısı Emir isimli bir çocuğun hikayesi anlatılıyor.
Emir, çocukluk arkadaşı olan Hasan'a yaptığı ihaneti unutamaz.
Ayrıldığı Afganistan'a dönüp Hasan'ı bulmak ister ama Hasan
ölmüştür. Onun mirası olan çocuğunu sahiplenip bi nebze de
olsa vicdanını rahatlatır.
EMİR: Hikayenin anlatıcısı ve baş
kahramanı. Kabil'in Vazir Ekber Han mahallesinde yetişen ve
ayrıcalıklı bir çocukluğa sahip olan Afgan. Hayatını etkileyen
en önemli olay, en yakın arkadaşı Hasan'a olan ihanetidir. Emir,
on sekiz yaşından itibaren Kaliforniya'da yaşamaya başlar. Otuz
sekiz yaşındayken Afganistan'a geri döner ve Hasan'ın öksüz
oğlu Sohrab'ı evlat olarak kabul eder.
ASSEF: Hitler'e tapan bir sosyopat. Çocukken, Hasan'a tecavüz eden mahalle zorbası. Yetişkinliğe eriştiğinde ise, insanları öldürmekten zevk alan bir Taliban yetkilisi olur. Emir Sohrab'ı kurtarmaya gelene kadar Sohrab'ı seks kölesi olarak kullanır. Assef, Emir'i neredeyse dayaktan öldürecekken Sohrab'ın sapanıyla gözünden vurulur. Yazar Hüseyni'nin Assef karakterini tek gözlü Taliban lideri Molla Ömer'e benzeterek atıfta bulunuyor olması mümkündür.
BABA: Emir'in babası. O da oğlu gibi karanlık bir sırra sahip, zengin ve saygın bir adamdır; Ali'nin karısıyla bir ilişkisi vardı ve Hasan gayrimeşru oğluydu. Baba Emir'in de kendisi gibi cesur ve güçlü olmasını isterdi. Baba, Emir'in düğününden kısa bir süre sonra San Francisco'da kanserden öldü.
FERİT: Emir'i Peşaver'den Kabil'e götüren ve yolculuğu boyunca ona yardım eden Afgan. Sovyetlere karşı savaşarak yaralandı ve Afganistan'a sadakatinden büyük bir gurur duyardı her zaman. Emir'i Pakistan'daki bir hastaneye götürerek ölümden kurtarır.
HASAN: Emir'in en sadık ve adanmış hizmetkârı, yarık bir dudakla doğar. O ve Emir aynı kadın tarafından emzirildi ve bunu ikisibilmiyorlardı, onlar yarı kardeşlerdi. Hasan okuma-yazma bilmez ama akıllı ve saygılı bi çocuktur. Ayrıca Kabil'deki en iyi uçurtma yakalayıcısıdır. Baba'nın evini korurken Taliban tarafından öldürülüyor.
RAHİM HAN: Baba'nın en yakın arkadaşı aynı zamanda Emir ve Hasan'ın sırdaşı. Hasan'ın gerçek kimliğini ve tecavüzünü bilen az sayıdaki insandan biridir.
SOHRAB: Hasan ve Farzana'nın oğlu. Ailesi öldürüldükten sonra, Karteh-Seh'de bir yetimhanede kalır. Sonra Emir onu kurtarana kadar Assef'in seks kölesi olur. Emir Sohrab'a tekrar bir yetimhanede kalmak zorunda olabileceğini söyledikten sonra Sohrab intihara eder ama ölmez. Sonunda Emir ve Süreyya onu evlat edinip Amerika'ya getirirler.
SÜREYYA: Emir'in karısı. Genç bir kadınken bir erkekle birlikte kaçıp ailesini mahçup etmişti. Hasta olduğu andan itibaren Baba ile ilgilenir ve Sohrab'ı ailesine hevesle kabul eder.
UÇURTMA AVCISI KİTABININ ANA FİKRİ:
Eğer birine bir gün ihanet edersek, onun pişmanlığı peşimizi
bırakmayacak ve huzurumuzu kaçıracak. O yüzden her zaman ne
pahasına olursa olsun doğrudan vazgeçmemeliyiz.
UÇURTMA AVCISI KİTABININ ÖZETİ:
Emir
bizi Afganistan'daki monarşinin son on yıllına yani çocukluğuna
geri götürür. Emir'in Baba isimli babası, Kabil'in en zengin ve
en hayırsever adamlarından biriydi ve orada Vezir Ekber Han
mahallesinde yaşıyorlardı. Annesi doğum sırasında öldü.
Emir'in en yakın arkadaşı olan Hasan da evin hizmetçisinin oğlu
ve Hazara idi. Emir'in babası Hasan'ın babasını çok sever ve
onları hizmetçiden öte evin bir parçası olarak görürdü.
Aralarındaki
bu sınıf farkına rağmen, Emir ve Hasan ayrılmaz ikiliydi. Öyle
ki evlerinin yanındaki kavak ağaçlarına tırmanır, beraber
komşuları rahatsız ederdiler. Beraber ağaçların tepesinde yemiş
yiyip, muhabbet ederdiler. Hasan, Emir için her şeyi yapardı; Onun
için herşeyden önce Emir gelirdi. Emir'in babası ilgisiz soğuk
bir babaydı. Ayrıca öyle heybetli muazzam bi adamdı ki bir gün
karşısına çıkan ayıyı mahfettiği de söylenir. O popüler
düşüncenin peşinden koşmak yerine, konular hakkında kendi
görüşlerini belirtmeyi tercih eden biriydi. Oğlu Emir'in de
kendisi gibi cesur ve kültürlü biri olmasını hep dilemiştir.
Emir,
bir gün Hasan'ın babası Ali ve Baba'nın birbirleriyle nasıl
tanıştıklarından bahseder. Ali'nin ebeveynleri bir gün
öldürüldükten sonra babasının babası Ali'yi evine götürür.
Ali ve Baba aynı Hasan ve Emir gibi beraber büyüdüler. Her
nesilde, çocuklar sınıf farklılıkları yüzünden kendilerini
gerçekten arkadaş olarak görmeyeceklerdir. Bir büyük fark da
okur yazarlıktı. Emir, okur yazarlığından gurur duyardı ve
masum, okuma yazması olmayan Hasan'a her zaman hükmederdi.
Aynı
gece, 17 Temmuz 1973, Afganistan'da monarşiden cumhuriyete geçiş
için bir darbe vardı. Çocuklar ve birçok kişi habersizdi
Afganistan'ın bunun sonunda harabe olacağını, ve o gece birçok
siyasi değişiklik oldu. Bir gün, Emir ve Hasan Assef adlı bir
oğlan ve onun iki arkadaşıyla karşılaştı. Assef Hazaralardan
nefret ederdi. Daha sonra Assef Emir'i esir aldı. Her zamanki gibi,
Hasan Emir için ayağa kalktı; sapanını çıkarıp Assef'in
gözüne doğrultarak Emir'in kurtulmasını sağladı. İlerleyen
günlerde Hasan'ın doğum günü vardı ve baba hediye olarak onun
dudağının üstündeki yarayı tedavi ettirmek için bir doktor
getirtti. Hasan ameliyat oldu yaradan çok az iz kaldı.
Kışın
okullar Kabil'de kapatıldı ve çocuklar vakitlerini uçurtma
yarışlarına hazırlanmak için harcamaya başladı. Yenilmiş
uçurtmalar gökyüzünden düştüğünde, son kalan uçurtmayı
yakalayıp getirmesi gerekiyordu yarışı kazanmak için. Bu
kişilere de "uçurtma atletleri" deniyordu. Hasan uçurtma
atletliği yaparkan Emir genellikle uçurtmayı uçurdu. Hasan,
şimdiye kadar herkes tarafından görülen en iyi uçurtma
atletiydi. Bir uçurtmanın nereye ineceğine ilişkin doğuştan
gelen bir his vardı onda.
1975
kışında dev uçurtma turnuvası vardı. Şaşırtıcı bir şekilde
Emir kazandı ve Hasan o uçurtmayı yakalamak için koşmaya
başladı. O kovalamadan önce, "Senin için bir değil, bin
uçurtma yakalarım " diye bağırdı. Hasan gelmediğinde Amir
onu aramaya çıktı. Hasan'ı Assef ve iki arkadaşıyla bir sokakta
gördü. Assef ona tecavüz ediyordu. Emir, Hasan'a yardım etmek
yerine ordan uzaklaşmayı tercih etti. Daha sonra Hasan elinde
uçurtmayla pantolunundan kan damlayarak Emir'in yanına gelir. Ve
kazanan Emir olur.
Uçurtma
turnuvasından sonra Emir'in babasıyla olan ilişkisi gelişti çünkü
Baba onunla gurur duyuyordu. Hasan'la da tam tersine ilişkisi
bozuldu. Emir, Hasan'la yüzleşmek istemiyordu, yaptıklarından çok
utanıyordu ve her ne pahasına olursa olsun onunla yüzleşmekten
kaçındı. Bir gün Baba'ya yeni hizmetkârlar önerdi. Baba buna
karşı çıktı.
Emir'in
suçluluk duygusu kendi doğum gününde babasının bolluk içinde
yaptığı partide daha da kabardı. Baba, Emir'e kol saati almıştı
hediye olarak. Partiden sonra Emir, ikinci kez Hasan'a ihanet
etmeye ve onu hırsız ilan etmeye karar verdi. Elindeki kol saatini
ve parasını Hasan ve Ali'nin yatağının altında sakladı. Ertesi
sabah, Emir, babasına saat ve parasının kaybolduğunu onu Hasan'ın
çaldığını söyledi. Hasan yapmasa da iftirayı kabul etti. Baba
onu hemen bağışladı, ancak Hasan ve Ali artık burda kalamayacak
kadar aşağılandılar. Daha sonra Ali ve Hasan evden ayrıldı
ve bi daha onları hiç görmediler.
Beş
yıl sonra, Sovyet işgali sırasında, Emir ve Babası
Afganistan'dan mülteci dolu bir kamyonla kaçtı. Bir kontrol
noktasına ulaştıklarında bir Rus askeri evli bir kadın olan
biriyle yatmayı talep etti. Asker silahlı olmasına rağmen Baba
ayağa kalktı ve bu duruma karşı çıktı. Daha sonra askerler
kamyonun geçmesine izin verdi. Mülteciler arasında Emir'in okul
arkadaşı Kamal ve babası vardı. Geldiklerinde, Kemal'in öldüğünü
farkettiler. Daha sonra Kemal'ın babası da dayanamayıp ağzına
silah koyup kendini vurdu. Herşeye rağmen Emir ve babası sağ
salim San Francisco bölgesine göç etmeyi başarmıştı.
Baba
ve Emir'in Amerika'daki yaşamı çok farklıydı. Baba bir benzin
istasyonunda uzun saatler çalışıyordu ve "Amerika'ya gelmeyi
çok istemiş olsa da", gündelik yaşamdan çok zevk
alamıyordu. Emir için ise Amerika, Hasan'la ilgili unutulmaz
anıların ardından özgür bir başlangıçtı. Liseyi yirmi
yaşında bitirdikten sonra, 2 yıllık bir üniversitede okumaya
başladı. Baba ve Emir yerel bir bit pazarında kullanılan malları
satmaya başladı. Pazar Kabil'den tanıdıkları insanlarla dolu
adeta minik Afganistan gibiydi.
Emir
ve babası pazarda giderken babası eski dostu generalle karşılaşır.
Emir o anda generalin kızı Süreyya adlı genç kıza görür
görmez aşık olur. Daha sonra babasının kansere yakalndığını
öğrenir. Baba tüm tedavi yöntemlerini reddeder son günlerini
huzurlu geçirmeyi tercih eder. Sonra bir gün Baba pazardayken
birden yere çöküverir; kanser beynine yayılmıştı ve artık çok
fazla ömrü kalmamıştı. Kısa süre sonra Emir, babasına
Süreyya'yla evlenmek istediğini söyler. Daha sonra Süreyya'nın
Afganlı bir adamla birlikte daha önce kaçtığını öğrenir.
General nihayetinde onu eve döndürmeye zorladığında, saçlarını
utanç içinde kesmek zorunda kaldı. Fakat Emir Süreyya'nın
sırrını öğrenmesine rağmen ondan vazgeçmedi hala onunla
evlenmek istiyor ve onu seviyordu. Fakat Emir kendi sırrını
söyleyenmeyecek kadar iğrenç olduğunu düşünüyordu o yüzden
Süreyya'ya sırrından bahsetmedi.
Baba
hasta olduğundan dolayı şaşalı ve gösterişli bi düğün
yerine sade bi nikahla evlendiler. Süreyya babanın hasta olmasından
dolayı Emir ve babasının yanına taşındı. Onun ölümüne kadar
onunla ilgilenmekten, bakmaktan vazgeçmedi. Bir sabah uyandıklarında
Emir'in babası yatağında huzur içinde ölmüştü.
Emir,
babasının ölümünden sonra kendini çok yalnız hissediyordu baba
olmak istiyordu. Fakat kısır olmalarından dolayı çocuk sahibi
olamıyolardı. Emir kendini suçluyordu Hasan'a yaptığı kötülüğün
hala peşini bırakmadığını düşünüyordu.
Bir
gün, Emir'e Rahim Han'dan telefon geldi. Ciddi derecede hasta ve
Pakistan'da yaşayan Rahim Han Emir'e "Yeniden iyi olmanın bir
yolu var" dedi. Emir, Rahim Han'ı görmek için Pakistan'a
uçtu; Rahim Han Hasan'ın, öldüğünü söyledi. Taliban'ın
Afganistan'ı yerle bir ettiğini ve orada yaşayanların ciddi
tehlike altında olduğunu söyledi. Rahim Han birden Emir'e Hasan'ın
başına ne geldiğini anlatmaya başlar. Uzun süredir Rahim Han,
Baba'nın evinde yalnız biçare halde yaşıyordu. 1986'da Hasan'ı
aramaya gitti ve onu hamile eşi Farzana ile küçük bir köyde
yaşarken buldu. Hasan, Baba'nın öldüğünü Rahim Han'ın
söylediği ana kadar eski kasabasına gelmek istemedi. Baba'nın
öldüğünü öğrenen Hasan bütün gece ağladı ve sabah Rahim
Han'la birlikte eski kasabasına taşındı.
Hasan'ın
eşi burda doğum yaptı ve Sohrab isimli bir oğulları oldu.
Taliban zulmü devam ediyordu. Hazaralar'dan nefret eden Taliban
örgütü bir gün Hasan'ı da çocuğunun gözleri önünde kafasına
silah dayayarak öldürmüştü. Daha sonra Farzana'yı da evden
kaçmaya çalışırken, yakalayıp öldürdüler.
Rahim
Han, Emir'den Kabil'e gitmesini ve Sohrab'ı Peşaver'e geri
getirmesini istedi. Emir reddettiğinde, Rahim Han ona hayatını
değiştiren bir sır verdi: o ve Hasan kardeşti. Baba utanç verici
bişey yapmıştı ve Ali'nin eşi olan Sanaubar ile yatmıştı. Ali
kısır olduğu için çocuğu olmuyodu. Hasan Baba'nın oğluydu.
Emir'in eli ayağı titredi ve öfke küpüne döndü ve Rahim Han'ın
evini öfkeyle terketti. Bir kafeye geçip biraz düşündükten
sonra, döndü ve Sohrab'ı Peşaver'e getireceğini söyledi.
Ardından
Emir, Ferit adlı bir şoförle beraber Kabil'e doğru yola koyuldu.
Emir Kabile gelince gördükleri karşısında şok oldu.
Kabil'deki yıkım Emir'i oldukça etkilemişti. Çocuklar ve anneler
her sokak köşesinde dileniyordu ve görülecek çok az insan vardı
çünkü çok fazla kişi savaşmaktan ölmüştü. Emir, eskiden
annesiyle birlikte üniversitede profesör olan bir dilenciyle
tanıştı. Emir bu kadından öyle şeyler öğrendi ki bunları
daha önceden Baba'dan bile duymamıştı. Yetimhaneye vardıklarında
Ferit ve Emir, pedofil olan Talip isimli bir yetkilinin bir ay önce
Sohrab'ı almış olduğunu öğrendi. Bunu söyleyen kişiden zor
bela Talip'in, Gazi Stadyumunda bulabileceklerini öğrendiler.
Ferit daha sonra Emir'le beraber geceyi geçirmek için Baba'nın
evine doğru arabayı sürdü, fakat orası da Taliban tarafından
darma duman edilmişti. Yakında bi otele gidip geceyi orda
geçirdiler.
Ertesi
gün staddaki bir futbol maçına gittiler ve orda Talip'i buldular.
O da ne Emir Talip'in Assef olduğunu görünce dehşete kapıldı.
Emir Sohrab'ı almadan burdan ayrılmamayı kafaya koymuştu. Daha
sonra Assef, Emir'e ölümüne mücadele teklifi etti ve kazanırsan
Sohrab'ı alabileceğini, onun dışında hiç bi türlü Sohrab'ı
kendisine vermeyeceğini söyledi. Daha sonra kavga başladı ve Emir
fena şekilde dayak yiyordu tam o sırada Sohrab sapanıyla Assef'in
gözünü nişan aldı ve durmasını söyledi. Assef kabul etmedi
tam yumruğunu hazırlarken Sohrab sapanıyla Assef'i gözünden
vurarak Emir'i kurtarmayı başardı. Daha sonra Ferit, Emir ve
Sohrab'ı araca alıp gözden uzaklaşabildiler.
Ferit
arabayı hastaneye doğru sürdü, Emir'in durumu çok kötüydü
baygın bilinçsiz halde kendinden geçmiş vaziyetteydi. Hastaneye
yattığında yanına Sohrab geldi, Ferit Rahim Han'dan aldığı
mektup ve anahtarı Emir'e verdi. İçinde bir Rahim Han Emir'den
kendisini bağışlamasını istiyodu Hasan'a yaptıklarından
dolayı. Anahtar da Rahim Han'ın Emir'e bıraktığı para kutusunun
anahtarıydı.
Emir
Sohrab'ı evlatlık olarak Amerika'ya götürmek istiyordu.
Süreyya'yı aradı, bunca yıllık evliliklerinin ardından Hasan'a
yaptıklarını anlattı. Daha sonra Sohrab'ı da yanında getirmek
istediğini söyledi. Süreyya bu kararı destekledi ve Dış
İşlerinde çalışan kuzenini arayıp Sohrab'ın ülkeye
girebilmesi için gerekli işlemlerde yardım isteyeceğini söyledi.
Amerikan
Büyükelçiliğine giden Emir' bir yetkili, Sohrab'a vize almanın
imkânsız olduğunu söyledi. Daha sonra bulduğu bir avukat Emir'e,
geçici olarak bir yetimhaneye koyarsa Sohrab'ı evlat edinme şansına
sahip olabileceğini söyledi. Emir, Sohrab'a onu geçici olarak
yetimhaneye yerleştireceğini söyleyince, çocuk harap oldu. Emir
Sohrab'ı uyuttuktan sonra kendisi de uykuya daldı. Daha sonra
Süreyya'nın aramasıyla uykudan uyandı. Süreyya heycanlı bi ses
tonuyla kuzeniyle konuştuğunu ve Sohrab'a vize alabileceğini
söyledi. Daha sonra Emir müjdeyi Sohrab'a vermek için ona bakındı,
banyoda olduğunu farketti ve ses vermeyince banyodan içeri girdi.
Sohrab bileklerini kesmiş banyoda ölü gibi yatıyordu.
Hemen
Sohrab'ı kucaklayıp hastaneye götürür. Sohrab'ı hastaneye
götürdüğünde 50 yaşındaydı ve ilk defa Allah'a yalvarıp dua
etmişti. Sonunda Sohrab'ın iyi olduğuna dair haberleri aldı.
Hikaye
2002 yılına atlar ve onlar Amerika'ya geleli tam 1 yıl olmuştu.
Sohrab geldiğinden beri tek kelime konuşmamıştı. Tam o sıralarda
ikiz kuleler saldırısı oldu. General Taher'i tekrar göreve
çağırdılar. General çok sevindi sanki dünyalar onun olmuştu.
Afgan yılbaşı başlamıştı o sıralarda. Emir gökyüzünde
uçurtmalar uçurduğunu fark etti. Bir tane satın aldı ve
kendisini her zamanki gibi yalnız bırakan Sohrab'ın yanına gitti.
Sohrab'a, Hasan'ın şimdiye kadar tanıdığı en iyi uçurtma
koşucusu olduğunu ve Sohrab'a uçurtmayı uçurmak isteyip
istemediğini sordu. Sohrab utangaçtı, ama uçurtmayı havaya
fırlatırken Emir'in peşinden gitti. Kısa süre sonra yeşil bir
uçurtma yakaladıklarını fark ettiler. Emir, Sohrab'ın yüzündeki
küçük gülümsemeyi fark etti. Emir daha sonra uçurtmayı
Sohrab'a getirmek için koşmaya başladı ve koşarken de, "Senin
için bin defa da olsa yakalarım" diye bağırdı.
UÇURTMA AVCISI KİTABINDAKİ KARAKTERLER VE ANALİZLERİ
ALİ: Hasan'ın babası. Ali, ebeveynleri öldüğünde Baba'nın babası tarafından bulunup eve getirilen bir Hazara'dır. Baba'yla birlikte büyümüşlerdir, tıpkı oğlu Hasan'la Emir gibi. Ali'nin alt yüz kasları felçli ve bir bacağı sakat olduğundan mahalledeki çocuklar onunla alay ederdi. Oğlu gibi özverili ve sadıktır. Hassan büyüdüğünde Ali bir mayına basarak öldü.
ASSEF: Hitler'e tapan bir sosyopat. Çocukken, Hasan'a tecavüz eden mahalle zorbası. Yetişkinliğe eriştiğinde ise, insanları öldürmekten zevk alan bir Taliban yetkilisi olur. Emir Sohrab'ı kurtarmaya gelene kadar Sohrab'ı seks kölesi olarak kullanır. Assef, Emir'i neredeyse dayaktan öldürecekken Sohrab'ın sapanıyla gözünden vurulur. Yazar Hüseyni'nin Assef karakterini tek gözlü Taliban lideri Molla Ömer'e benzeterek atıfta bulunuyor olması mümkündür.
BABA: Emir'in babası. O da oğlu gibi karanlık bir sırra sahip, zengin ve saygın bir adamdır; Ali'nin karısıyla bir ilişkisi vardı ve Hasan gayrimeşru oğluydu. Baba Emir'in de kendisi gibi cesur ve güçlü olmasını isterdi. Baba, Emir'in düğününden kısa bir süre sonra San Francisco'da kanserden öldü.
FERİT: Emir'i Peşaver'den Kabil'e götüren ve yolculuğu boyunca ona yardım eden Afgan. Sovyetlere karşı savaşarak yaralandı ve Afganistan'a sadakatinden büyük bir gurur duyardı her zaman. Emir'i Pakistan'daki bir hastaneye götürerek ölümden kurtarır.
GENERAL TAHERİ: Süreyya'nın babası. Amerika'da yaşar. Afganistan'a göreve
geri çağrılmak için her gün bekler.
HASAN: Emir'in en sadık ve adanmış hizmetkârı, yarık bir dudakla doğar. O ve Emir aynı kadın tarafından emzirildi ve bunu ikisibilmiyorlardı, onlar yarı kardeşlerdi. Hasan okuma-yazma bilmez ama akıllı ve saygılı bi çocuktur. Ayrıca Kabil'deki en iyi uçurtma yakalayıcısıdır. Baba'nın evini korurken Taliban tarafından öldürülüyor.
RAHİM HAN: Baba'nın en yakın arkadaşı aynı zamanda Emir ve Hasan'ın sırdaşı. Hasan'ın gerçek kimliğini ve tecavüzünü bilen az sayıdaki insandan biridir.
SOHRAB: Hasan ve Farzana'nın oğlu. Ailesi öldürüldükten sonra, Karteh-Seh'de bir yetimhanede kalır. Sonra Emir onu kurtarana kadar Assef'in seks kölesi olur. Emir Sohrab'a tekrar bir yetimhanede kalmak zorunda olabileceğini söyledikten sonra Sohrab intihara eder ama ölmez. Sonunda Emir ve Süreyya onu evlat edinip Amerika'ya getirirler.
SÜREYYA: Emir'in karısı. Genç bir kadınken bir erkekle birlikte kaçıp ailesini mahçup etmişti. Hasta olduğu andan itibaren Baba ile ilgilenir ve Sohrab'ı ailesine hevesle kabul eder.
UÇURTMA AVCISI KİTABI MEKAN
Mekan olarak 3 farklı ülkeden bahsedilmiştir. Hikaye
Afganistan'da Kabil, Pakistan'da Peşaver ve Amerika'da Kaliforniya
isimli şehirlerde geçmiştir.
UÇURTMA AVCISI KİTABI ZAMAN
Hikaye 1973 yılındaki gerçekleşen Afganistan darbesinden kısa bir süre önce başlar ve 2002 yılındaki ikiz kulelerin vurulmasına kadar geçen zamanı kapsar.