22 Mayıs 2019 Çarşamba

HALİT FAHRİ OZANSOY - HALİT FAHRİ OZANSOY'UN HAYATI - ESERLERİ - ŞİİRLERİ - EDEBİ KİŞİLİĞİ

HALİT FAHRİ OZANSOY

HALİT FAHRİ OZANSOY HAYATI VE EDEBİ KİŞİLİĞİ

1891 yılında İstanbul'da doğan Halit Fahri Ozansoy 1971 yılında yine doğduğu şehir olan İstanbul'da yaşamı son bulmuştur. Galatasaray Lisesi ve Bakırköy Rüştiyesini bitiren Halit Fahri uzun yıllar boyunca Muğla ve İstanbul'da öğretmenlik yapmıştır.

Aruzla başladığı şiir hayatına "Aruza Veda" adlı şiiriyle bitirdi ve daha sonra hece ölçüsüyle sürdürdü. Türkçeyi etkili bir şekilde kullanmayı başarmıştır. Bireysel konuları işleyen şiirlerinde daha çok karamsarlık duygusu hakimdir. Şiirden dışında roman, anı ve tiyatro türünde de eserler vermiştir.

Şiirleri

Rüya (1912)
Cenk Duyguları (1917)
Efsaneler (1919)
Zakkum (1920)
Bulutlara Yakın (192)
Gülistanlar Harabeler (1922)
Paravan (1929)
Balkonda Saatler (1931)
Sulara Dalan Gözler (1936)
Büyük Mabedin Eşiğinden (1938)
Hep Onun İçin (1962)
Sonsuz Gecelerin Ötesinde (1964)

Tiyatroları

Baykuş (aruzla yazılmıştır, 1916)
İlk Şair (aruzla yazılmıştır, 1923)
Sönen Kandiller (heceyle yazılmıştır, 1926)
Nedim (heceyle yazılmıştır, 1932)
On Yılın Destanı (heceyle, 1933)
Hayalet (heceyle yazılmıştır, 1936)
Ali Baba yahut Kırkharamiler (1936)
Fatma'nın Dileği (1938)
Bir Dolaptır Dönüyor (heceyle yazılmıştır, oynanmadı, 1958)
İki Yanda (psiko-fantastik oyun, 1970)

Hatıra(Anı)

Edebiyatçılar Geçiyor (1939, genişletilmiş 2. basım 1967, daha da genişletilerek Edebiyatçılar Çevremde adıyla 1970)
Darülbedayi Devrinin Eski Günleri (1964)
Eski İstanbul Ramazanları (1968)

HALİT FAHRİ OZANSOY ŞİİRLERİ

Aruza Veda

İlk hasretiyle gençliğimin ilk elemleri
Ey paslı tellerinde gülen, ağlayan aruz
Ey eski dost yâd edelim eski demleri
Madem ki son sadânı dağıtmış, yorulmuşuz!

Anlat alevli bir çölün üstünde ansızın
Billur sesinle hıçkırarak doğduğun günü.
Binbir diyarda binbir ilahi güzel kızın
Anlat nasıl terennümün inletti gönlünü.

Neydin gönülde, şimdi ne oldun zavallı sen
Hıçkır benim de bari bu son gizli nalemi.
Timsalin asumanda ziyalarla işlenen
Bir pembe gül mü, yoksa bir altın piyale mi?

Akşam gruba karşı tüten bir buhurdanın
Hüznüyle şahit olma nihayet zevaline.
İran yoluyla Zühre tâcın, nağme kervanın
Şâhane geldiğin gibi şâhane git yine.

Biz şimdi başka bir ahenge bağlıyız:
Aşk sazıyla geldi erenler bu meclise
Yalnız bugün senin gibi ölgün sadâlıyız
Zira bu saz da parçalanır gülmek istese.

İncitmeden rübabını insafsız ellerin
Zalim temaslarıyla zamanın sitemleri
Ah ayrılırken, inleyerek paslı tellerin
Ey eski dost, yad edelim eski demleri...

Anadolu Akşamı

Bir mektup parçası
Sevgilim, ne kadar hüzünlü bilsen
Bu ölgün akşamın ölgün bestesi,
Uzak tepelerden, dağlardan esen
Aşina olduğum rüzgarın sesi.

Gölgeler içinde ağaçlar yorgun,
Her tarafta yetim bir tevekkül var.
Sanki fısıldıyor Anadolu'nun
Uyuyan ruhuna ninniler rüzgar.

Sürüler iniyor karşı bayırdan,
Günün son ışığı vurmuş dereye.
Bir Muğla türküsü yükseldi kırdan:
"Ayşem, aygın baygın Ayşem, nereye? "

Vatan Destanı

O kadar dolu ki toprağın şanla,
Bir değil, sanki bin vatan gibisin.
Yüce dağlarına çöken dumanla
Göklerde yazılı destan gibisin.

Hep böyle bulutlar içinde başın,
Hilâli kucaklar her vatandaşın.
Geçse de asırlar, tazedir yaşın,
O kadar leventsin, fidan gibisin.

Çiçeksin, bayılır kuşlar kokundan,
Her dalın bir yay ki zümrüt okundan
Müjdeler fısıldar Ergenekon'dan:
Bu sese gönülden hayran gibisin.

Ey bütün cihana bedel Türkeli,
Açtığın cenklerin yoktur evveli.
Tarih bir nehir ki coşkundur seli.
Sen ona nisbetle, umman gibisin.

Bir yandan hep böyle taştın, köpürdün,
Bir yandan cefalı bir ömür sürdün,
Fakat ne derece ezildinse dün.
Şimdi gene tunçtan kalkan gibisin.

Bir insan nihayet kemikle ettir,
Bu et, bu kemiğe can hürriyettir.
En büyük hürriyet Cumhuriyettir,
Demek şimdi sen bir cihan gibisin.

Ey ana toprağı, ey Anadolu,
Açıldı önünde terakki yolu.
Hamdolsun her yanın bereket dolu,
Cennette bir yeşil meydan gibisin.

Yeni bir ay ördün al bayrağına,
Girdin en sonunda irfan bağına,
Medeni hayatın nur ırmağına
Ezelden susamış ceylan gibisin.

Sulara Dalan Gözler

Gözlerim daldı gitti bir rüya denizine,
Sularda uzun uzun baktım ayın izine
Dedim: Yirmi yaşımın ay ışığı değil bu,
Hani başım düşerdi bir sevgili dizine.

Sular gene o sular, kıyı gene o kıyı,
Gene çamlar dinliyor uzaktan bir şarkıyı,
Ah artık görmüyorum eridi mi ne oldu?
İri yeşil gözlerde gördüğüm