KİTABIN ADI : BİR İDAM MAHKUMUNUN SON GÜNÜ
KİTABIN YAZARI : Victor Hugo
SAYFA SAYISI: 160KİTABIN TÜRÜ: ROMAN
YAYIN EVİ VE BASIM YILI : Can Yayınları - 1992
BİR İDAM MAHKUMUNUN SON GÜNÜ KİTABININ KONUSU (TEMASI):
Romanın konusu, idam cezasına mahkûm edilmiş bir adamın, infazına kadar geçen son günlerinde yaşadığı duygusal, psikolojik ve düşünsel çöküşü anlatır. Mahkûm, kendi yazdığı günlüklerde, ölüm korkusunu, hayata bağlılığını, özgürlüğe duyduğu özlemi ve toplumun adalet sistemine duyduğu güvensizliği içtenlikle aktarır. Temel odak, ölüm cezasının insan üzerindeki yıkıcı etkisidir.
BİR İDAM MAHKUMUNUN SON GÜNÜ KİTABININ ANA FİKRİ:
BİR İDAM MAHKUMUNUN SON GÜNÜ KİTABININ ÖZETİ:
Bir İdam Mahkumunun Son Günü Kitabının Özeti, Victor Hugo’nun Bir İdam Mahkûmunun Son Günü adlı eseri, ölüm cezasının vahşetini ve insanlık dışılığını gözler önüne seren etkileyici bir anlatıdır. Roman, idama mahkûm edilmiş ve ismi hiç verilmeyen bir adamın son 24 saatlik sürecini kendi iç sesiyle aktarmasıyla başlar. Bu tercih, hem karakterin evrenselliğini güçlendirir hem de okurun onunla daha derin bir bağ kurmasını sağlar. Mahkûm, günlüğüne idam kararını öğrendiği anda yaşadığı dehşeti kaydeder. Kararın açıklanmasıyla dünyasının dağıldığını, umut ve yaşam bağının bir anda koptuğunu ifade eder.
Hapishanedeki günleri ilerledikçe, anlatıcı sadece dört duvar arasında kapana kısılmış biri değildir; aynı zamanda adaletin, insanlığın ve yaşamın anlamını sorgulayan biridir. Önce isyan eder, kaçmayı düşünür, kaderini değiştirmek için zihninde türlü planlar kurar; fakat dışarıdaki özgürlük ihtimali her geçen saat daha uzak bir hayale dönüşür. Ziyaretine gelen gardiyanlar, papazlar ve hapishanedeki diğer tutuklular, ona ölümün sıradan bir prosedürmüş gibi sunulduğu bir dünyanın soğuk yüzünü gösterir. Her bir ziyaret, içindeki umudu biraz daha tüketir.
Anlatıcı, özellikle ailesiyle ilgili düşüncelerde derin bir acı yaşar. Karısını ve küçük kızını bir daha göremeyecek olmanın yarası, idam cezasının yalnızca suçluya değil, onun masum yakınlarına da vurduğunu gösterir. Zihninde geçmişle şimdi arasında gidip gelen adam, yaşadığı hayatı, gençliğini, yaptığı hataları ve yapamadıklarını düşünür; idamın kendisine verilmiş bir ceza olmaktan çıkıp tüm insanlığa yöneltilmiş bir suç olduğunu fark eder.
Zaman ilerledikçe hücresindeki hava ağırlaşır; özgürlüğün yerini ölümün gölgesi alır. Mahkûm, her adımda insanın hayata ne kadar bağlı olduğunu ve en sıradan şeylerin bile değerinin ölüm kapıya dayanınca anlaşıldığını itiraf eder. İdam sehpasına yaklaştıkça iç sesi daha gergin, daha parçalı, daha çığlık şeklindedir. Cellatların ayak sesleri koridorda yankılanırken kalbi hızla çarpar; korkunun yerini bir noktada tuhaf bir kabulleniş alır ama bu kabulleniş bile yaşama tutunma içgüdüsünü söndüremez.
Roman, anlatıcının son cümleleriyle kesilir ve bilinçli olarak idam anı anlatılmaz. Bu tercih, okurun zihninde büyük bir boşluk ve sarsıntı yaratır. Hugo böylece, ölüm cezasının nasıl bir vahşet olduğunu, bir insanın elinden sadece hayatının değil, umudunun, geleceğinin ve kimliğinin alındığını çarpıcı bir şekilde hissettirir. Bir İdam Mahkûmunun Son Günü, yalnızca bir bireyin dramı değil, toplumun vicdanına yöneltilmiş güçlü bir çağrıdır; adaletin insani temellerden kopmasının nasıl bir trajediye yol açtığını edebi bir ustalıkla ortaya koyar.
BİR İDAM MAHKUMUNUN SON GÜNÜ KİTABINDAKİ KARAKTERLER VE ANALİZİ
İsimsiz Mahkûm
Romanın başkahramanı ve anlatıcısıdır. İsminin verilmemesi, onun herkes olabileceğini ve idam cezasının evrenselliğini gösterir. Başlangıçta umut arayan, kaçışı düşünen bir adamken saatler ilerledikçe çaresizlik, korku ve pişmanlık arasında sıkışır. En büyük acısı ailesinden kopuşudur. Onun iç sesi, insanın yaşam umuduyla ölüm gerçeği arasındaki büyük savaşı simgeler.
Mahkûmun Kızı
Doğrudan sahnede yoktur ancak baba için en büyük duygusal yaradır. Onu bir daha göremeyecek olmak, mahkûmun psikolojik çöküşünün en önemli sebebidir. Kızı, yaşamın ve masumiyetin sembolüdür.
Gardiyanlar ve Rahip
Mahkûmun etrafında mekanik biçimde görevlerini yerine getiren bu kişiler, sistemin duygusuz işleyişini temsil eder. Onların rutin tavırları, idamın “prosedüre dönüşmüş” bir barbarlık olduğunu gösterir.
Toplum ve Mahkeme Düzeni (Sembolik Karakterler)
Mahkûmun gözünde halk ve adalet sistemi, çoğu zaman merhametten uzak, seyirlik bir infazı meşru gören kalabalıklar olarak betimlenir. Bunlar, idam cezasının toplumsal boyutunu yansıtır.
BİR İDAM MAHKUMUNUN SON GÜNÜ KİTABI MEKAN:
BİR İDAM MAHKUMUNUN SON GÜNÜ KİTABI ZAMAN:
BİR İDAM MAHKUMUNUN SON GÜNÜ KİTABI BAKIŞ AÇISI:
Roman, Eser, birinci tekil kişi (ben anlatıcı) bakış açısıyla yazılmıştır. Bu tercih, okuru doğrudan mahkûmun zihnine taşır; korkusunu, nefesini, gözyaşını hissettiren bir yakınlık sağlar. Anlatı, günlük tarzında ilerlediği için oldukça içten ve doğrudur; okuyucu ile mahkûm arasında güçlü bir bağ oluşur.
BİR İDAM MAHKUMUNUN SON GÜNÜ KİTABI YORUM:
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü, yalnızca bir mahkûmun hikâyesini anlatmaz; insanlığın vicdanını doğrudan hedef alır. Hugo, bireyin acısını en çıplak haliyle sunarak idam cezasının “geri döndürülemez bir hata” olduğunu anlatır. Mahkûmun iç sesindeki korku, yalnızlık, çaresizlik ve yaşam arzusu, okura idamın ardındaki gerçek zulmü hissettirir. Eser, hem edebi gücü hem de insani duruşu nedeniyle bugün hâlâ güncelliğini koruyan, toplumların adalet anlayışını sorgulatan güçlü bir başyapıttır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder