Kitap Adı: Kürk Mantolu Madonna
Kitabın Yazarı: Sabahattin Ali
Kitabın Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Kitabın Türü: Roman
Kitabın Özeti:
Anlatıcı
Ankara’da kendi halinde yaşayan ve kendini toplumdan dışlanmış hisseden bir
tiptir. Arkadaşının vasıtasıyla girdiği bir işte tanışır hikayenin kahramanı
Raif Efendi ile. Raif Efendi sessiz, gerekmedikçe konuşmayan ve insanlarla pek
ilişkisi olmayan otuzlarının ortasında bir adamdır. Anlatıcı adamın böyle
oluşunun nedeni içten içe merak eder ve yavaş yavaş Raif Efendiye sokulmaya
başlar. Raif Efendi iş yerinde zamanında Almanya’da bulunduğu ve bu sayede
Almancası iyi olduğu için bulunmaktadır ve şirketin tercüme işleri ile
ilgilenir. Kimseye zararı olmadığı ve işlerini eksiz yerine getirdiği halde
patronu tarafından sık sık azarlansa da bunlara hiç takılmaz, tepki vermez.
Raif Efendi belli aralıklarla hasta olduğu zaman işe gidemez ve böyle
zamanlarda anlatıcı onun en yakını oluverir. Bu sayede ev halkından birisi gibi
olmuş, hatta evdeki herkesten, eşi ve kızları dahil, daha yakın olmuştur.
Kendisinin kızları ve eşiyle bile olan garip diyaloğu onu şaşırtmaktadır. Bir
zaman gelmiştir ki Raif Efendinin ayağa kalkması çok uzun sürmüştür. Hatta
hastalık ilerlemiş Raif Efendi genç yaşında ölüm döşeğine düşmüştür. Bu noktada
anlatıcı Raif Efendinin not defterine ulaşır ve artık hikayeyi Raif Efendinin
yazdıklarından öğreniriz.
Raif Efendi Havran’da doğup büyümüş biridir.
Çevresindeki herkesten uzaktır, çünkü bunun boş bir şey olduğunu düşünür.
Yıllar geçip de yirmi dört yaşına geldiğinde babası cebine tren biletini ve bir
miktar da para koyar. Almanya’ya gidecek ve orada sabun imalathanelerinde bu
işin inceliklerini öğrenip, memleketine dönecek ve babasının sabun
imalathanelerinde bu işi layıkıyla yürütecektir.
Berlin’e
geldiğinde ilk işi kalacak bir yer ayarlamak olur ve gidip bir pansiyona
yerleşir. İlk zamanlar işe başlayamaz. Durmadan Berlin’i gezer. Bir zaman sonra
bu yabancı memlekette yeni olmasına rağmen birçok yeri bilir hale gelmiştir.
Gündüzleri şehri geziyor, akşamlara da pansiyondaki odasına dönüp sabaha kadar
kitap okuyordu. Bir süre sonra bu şekilde devam ettiği takdirde parasının
yetmeyeceğini düşünüp bir fabrikada işe girer. Sosyal yaşamdan da kopmaz tabii.
Bir hafta sonu kalkıp gittiği bir resim galerisinde gördüğü Kürk Mantolu
Madonna adlı tabloya adeta vurulur. Öyle böyle bir vurulma değildir onunkisi. Her
gün, her fırsat bulduğu vakit galeriye gelip aşk diye bir kelimenin varlığına
ömrü boyunca inanmamış bu adam, deyim yerindeyse, “aşkı”nı izliyordu, saatler
boyunca. Sonra öyle bir an gelir ki bir gece sokaktayken tabloda ki Kürk
Mantolu Madonna karşısından geliverir. Utangaç ve bu yaşına kadar hiçbir insana
sokulmamış olan bu adam Madonna'sı ile tanışır. Madonnası’nın adı Maria
Puder’dir. Küçük yaşta babasız kalmış ve annesi ile birlikte yaşamaktadır.
Hayatında hiçbir erkeğe güvenmemiş, hiçbiri dost olarak dahi sevememiştir. Yine
böyle duygularla başlar Raif ile olan hikayesi ve özellikle dostluğu.
Maria
Puder, Kürk Mantolu Madonna tablosunda kendini resmeden ve bu sayede Raif
Efendinin gönlünde yer eden, aynı zamanda geceleri Atlantik adlı kabarede şarkıcılık
yapan, hafif erkeksi ama bir o kadar da çekici bir kadındır. Dünyadaki tüm
erkeklerden nefret eder. Tüm bu nefretine rağmen gün geçtikçe Raif Efendiye
ısınıyor, onu birkaç gün görmeyince hastalanır. Hastaneye kaldırıldığında
şehirde kendisiyle ilgilenebilecek bir tek Raif Efendi vardır. Raif Efendi gece
hastaneye alınmamasına rağmen sabaha kadar dışarıda soğuktan titrer ama dönüp
de gitmez bile. Maria Puder hastaneden çıktıktan sonra bile Raif Efendi onun
yanında ayrılmaz. Her gün kadının evine gidip ona yardım eder. Bir süre sonra
kadın gerçek hislerini açıkladığı sırada Raif Efendi Türkiye’den aldığı acı bir
haber yüzünden memleketine dönmek zorunda kalır. Raif Efendi ayrılmadan onu ne
kadar sevdiğini şu sözlerle belirtir kadın: “Şimdi ben gidiyorum, fakat ne
zaman çağırırsan gelirim. Nereye çağırırsan gelirim”. Raif Efendi Türkiye’ye
döner ve Maria Puder annesinin yanına Prag’a gider.
Raif
Efendi Türkiye’ye geldikten bir ay sonra Maria da annesiyle beraber Berlin’e
geri döner. Raif Efendi düzen kurmaya başlamıştır ve bu sırada Maria’yla
mektuplaşır. Maria Raif Efendi’ye sürekli bir sürprizi olduğunu, ancak bunu
Ankara’da kendisine söyleyeceğini söyler. Bir süre sonra Maria’dan gelen
mektuplar kesilir. Aradan yıllar geçer ama Maria’dan bir haber gelmez.
Ümitsizliğe kapılan Raif Efendi evlenir ve aile kurar. Evde gördüğü muamele
onun içine kapanıklığını devam ettirir. Raif Efendi bazı akşamlar sıkıldığında
dışarı çıkıp dolaşır. Yine böyle bir akşam Raif Efendi sokakta iki kişiyle
karşılaşır. Bunlardan biri Berlin’deki pansiyonun sahibi Frau van
Tiedemann’dır. Raif Efendi’yle biraz konuşurlar ve Raif Efendi Maria’nın hamile
olduğunu, bunu kendisine söylemediğini ve doğum sırasında öldüğünü öğrenir.
Ayrıca sokakta Frau von Tiedemann’ın yanında gördüğü diğer kişinin de Maria’nın
ve kendisinin çocuğu olduğunu öğrenir. Ancak hiçbir şey söyleyemeden Frau von
Tiedemann kızı da alır ve trene binerek Bağdat’a doğru hareket eder.
Kitabın Ana Fikri:
İnsanların
görüp inandığı şeyler ve bunlarla ilgili verdiği kararların nasıl bir anda
değişebileceğini gösterirken, bir yandan da zamanın acımasızlığını bize
hatırlatır.
Kitapta Yer Alan Kahramanlar ve
Özellikleri:
Raif Efendi: Romanın baş
karakteridir. Hikaye onun günlükleri üzerinden anlatılır. Kendi halinde, küçük
bir memurdur. Oldukça sessiz hatta pısırık denebilecek bir tiptir. Dışarıdan
ruh hali anlaşılamaz. Sadece işiyle meşgul olur. Bu sessizliği kimsenin
dikkatini çekmez ancak bu ruh halinin arkasında müthiş bir aşk ve hayal
kırıklıkları vardır.
Rasim: Raif'in memuriyet yaptığı şirketten iş arkadaşı. Raif'in
sessizliği dikkatini çeker ve onu tanıdıkça sessizliğini ve hikayesini
öğrenmeye çalışır.
Maria Puder (Kürk Mantolu Madonna): Romana adını veren Raif'in
tutkulu bir aşkla bağlandığı kadındır. Berlin'de bir kulüpte şarkıcıdır.
Çalıştığı ortam itibariyle erkeklere ve aşka olan güvenini yitirmiş, genç
yaşına rağmen ruhen oldukça yıpranmıştır. Hayata olan bağları da zayıftır.
İnsanları sevemez. Almanya'da bir resim sergisinde tesadüfen tanıştığı. Raif'e
de başta böyle yaklaşır ancak Raif'in karakterini tutkusunu gördükçe aşka
yeniden inanmaya başlar.
Kitap Hakkında Yorum:
Kesinlikle okunması gereken bir
aşk romanı. İnsanı duygusal yönden besleyen, önyargılarımızla hareket etmemizi
gösteren bu roman bana çok şey kattı.
eyvallah çok yardımcı oldu sınavıma
YanıtlaSilKitabı kesinlikle okumanızı tavsiye ederim
YanıtlaSilharika bir kitap
YanıtlaSil